1. Ana Sayfa
  2. Biz kimiz
  3. Enerjiyi yeniden tasarlamak
  4. “İklim değişikliğiyle sadece işletmeler yardımcı olursa mücadele edebiliriz”

Bernard Looney'nin CNN international yazısı

"İklim değişikliğiyle sadece işletmelerin de yardımıyla mücadele edebiliriz."

bp CEO'su Bernard Looney ve UNFCCC’nin eski lideri Christiana Figueres'in CNN international için yazdıkları yazı
05 Ocak 2021
Bernard Looney

Hem iklim değişikliği global lideri hem de çok uluslu bir petrol şirketinin icra kurulu başkanı olmamız biraz garip görünebilir; ancak inatçı iyimserlik ve de kapsayıcılık konusundaki güçlü kararlılık şeklindeki dünyanın hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduğu iki özellik iki pozisyon için de zorunludur.

 

Bu iki özellik, beş yıl önce 2015'in sonunda dünyanın Paris'te bir araya gelerek iklim değişikliği konusunda izlenecek rotayı tespit etmesini sağlamıştır. Paris Anlaşması, ülkeleri karbon çıktılarını azaltırken, küresel ısınmayı 2°C'nin çok altında tutma, 1,5 dereceyle sınırlama yönünde çaba sarf etme taahhüdü altına sokmuştur.

 

Halihazırda tarihteki en belirleyici on yıllardan birinin ikinci yılına başlarken bu önemli anlaşmanın hedeflerine ulaşılması için somut adımlar atmak hayati önem taşıyor. Paris'ten bu yana 100'ü aşkın ülke 2050 itibariyle veya daha önce net sıfır sera gazı emisyonu hedefine ulaşmayı taahhüt etmiş bulunuyor. Bu da emisyonların sadece örneğin ormanlarla, turbalıklarla, mangrovlarla, toprakla ve yosun ormanlarıyla emilim vasıtasıyla dengelenebilecek düzeyde olması ve halihazırda atmosfere salınan emisyonlarda önemli oranda azalma sağlanması gerekeceği anlamına geliyor.

 

Bu ay içinde Joe Biden'ın ABD Başkanı olarak göreve başlaması ve ABD'nin Paris Anlaşması'na tekrar katılacağı beklentisiyle birlikte, dünyanın mevcut emisyonlarının yaklaşık üçte ikisinden ve global gayri safi yurt içi hasılanın %50'sinden sorumlu ülkeler, sera gazı emisyonlarında son derece yüksek azalma sağlamayı planlayan ülkeler haline gelmiş durumda.

 

Tartışmaya açık olmakla birlikte, Paris Anlaşması ülkeler üzerinde olduğu kadar şirketler üzerinde de aynı düzeyde bir etki yaratmıştır. Sadece son 12 ay içinde 1.000'i aşkın şirket kendileri için sıfır emisyon hedefleri belirlemiştir. Ve bunlar küçük kapsamlı şirketler değildir. Prince'in Sorumlu Faaliyet ağına göre, FTSE 100 indeksinde yer alan şirketlerin %45'i halihazırda 2050 itibariyle veya daha erken bir tarihte sıfır emisyon hedefine ulaşmaya kararlıdır.

 

Aslında şirketler Paris hedefini benimsemek konusunda hükümetleri geride bırakmış durumdadır ve dünyanın ihtiyacı olan da tam olarak budur. Hükümetler düzenlemeler yapar ve teşvikler sunarken, emisyonlarda fiili azalma sağlama konusunda uygulama görevi başkalarına düşmektedir. Bu görevin önemli bir kısmı şirketlerindir ve toplum da onlara yardım etmekle görevlidir. Biz bu değişikliği nasıl güçlendirebilir ve hızlandırabiliriz?

 

ABD'de petrol fiyatları, yılı pandemi dönemi için yüksek bir noktada kapattı

 

İş arıyorsanız, karbon emisyonlarının azaltılmasına ilişkin net planlar yayınlamamış olan şirketlerin ötesine bakmalı ve sadece halihazırda yeşil olan değil, aynı zamanda sıfır emisyonu hedefleyerek daha da yeşil hale gelme taahhüdünde bulunmuş, bir fark yaratma konusunda samimi bir taahhütte bulunmuş olan şirketlerde iş aramalısınız.

 

Sermaye dağılımında sorumlu davranmak isteyen bir yatırımcıysanız, sermayenizi yeşil şirketlere yatırmalısınız. Fakat sermayenizi aynı zamanda kahverengi kategoriden yeşil kategoriye geçmeye çalışan şirketleri desteklemek için de kullanmalısınız. Karbonda gerçek azalma sağlayanları ve iklim direnci stratejileri uygulayan şirketleri desteklemelisiniz.

 

Günümüzün yeşil şirketlerinin başarılı olmasına imkan veren koşullar oluştururken kendi sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak isteyen hükümetler, büyük küçük her şirketi yeşil şirket haline getirmenin yollarını bulmalıdır.

 

2015'te ülkeler Paris'te bir araya geldiğinde, hepimizin aldığı en önemli ders, ancak herkesin kendi görevini eşit şekilde yapmasına imkan verdiğimizde ilerleme sağlayabileceğimiz olmuştu. Anlaşma hem zengin hem de fakir ülkelerin farklı koşullarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hepsine yönelik ortak bir eylem çerçevesi oluşturuyor. Paris hedeflerine ulaşmak sadece ülkelerin değil, aynı zamanda şirketlerin, yerel hükümetlerin ve hatta bireylerin, kısacası herkesin harekete geçmesini gerektiriyor. Kasım ayında Glasgow'da gerçekleştirilecek olan 2021 BM İklim Değişikliği Konferansı COP26 yaklaşırken alınan bu ders hayati önem taşıyor.

 

Enerji, ulaşım ve ağır sanayi gibi yüksek emisyonlu sektörlerdeki büyük ve köklü şirketlerin oynaması gereken önemli bir rol bulunuyor. Son derece dürüst bir şekilde davranan bu şirketler, hükümetlerin, yatırımcıların ve toplumun desteğiyle emisyonlarda hızlı ve yüksek oranda azaltım sağlamak için gereken ölçeğe ve kapasiteye sahip durumda.

 

Geçtiğimiz yıl bp, 2050 itibariyle sıfır emisyonlu bir şirket haline gelme ve dünyanın da sıfır emisyon hedefine ulaşmasına yardımcı olma amacını açıkladı. Ayrıca 111 yıllık şirket, 2030'a dek düşük karbonlu yatırımlarını 10 kat arttırmak, petrol ve gaz üretimini %40 azaltmak ve emisyonlarını %35 ila %40 oranında azaltmak gibi amaçları içeren yeni bir strateji belirledi. Bütün bunlar doğru yolda atılmış cesur bir adım teşkil ediyor.İklimle ilgili hedeflere ulaşılması için azaltması gereken karbon miktarı en yüksek şirketlerle etkileşimde bulunmak çok büyük önem taşıyor. Paris Anlaşması'nın taahhüdünün yerine getirilebilmesi için bu şirketlerin düşük karbonlu ve karbonsuz çözümlerin bir parçası haline gelmesi gerekiyor. Giderek daha çok şirket kendi üzerine düşeni yapmaya çalışırken dünya da bu şirketlerden kendi üzerine düşeni yapmasını bekliyor.

 

Karbondan arındırmayı bir yük olarak değil bir fırsat olarak benimseme, pek çok büyük şirketi mümkün olduğunca hızlı şekilde (kimisi için bu tarih 2040 veya daha erken bir tarihtir) sıfır emisyon hedeflerine ulaşma taahhüdünde bulunmaya teşvik etmiştir. Başka bazı sektörlerde ise bu azalma daha güç olduğundan daha fazla zamana ihtiyaç duyulmaktadır. Bu taahhütte bulunan şirketleri sayamayacak hale gelmemize kadar bu ivmenin yükseltilmesi herkesin yararına olacaktır.

 

Sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlama hedefimize ulaşma imkanı tehlikedeyken katılım için kapımızı herkese açık tutmamız gerekir. Dünya, bu önemli davayla ilgili olarak herkesin birlikte ve hızlı bir şekilde çalışmasına ihtiyaç duymaktadır.